BOZCAADA





























BOZCAADA

Son 3 yıldır eşimle bir bağbozumuna katılmak istiyorduk fakat bir türlü denk getiremiyorduk, Ramazan Bayramı bu yıl Eylül’e geldiği için Bozcaada da her yıl yapılan bağbozumu şenliklerinin 15 Ağustos’a alınarak erken yapılacağını öğrenince işyerinden Cuma gününüde izin alıp uzun bir haftasonu tatili için İzmir’den Bozcaada’ya doğru arabamızla Cuma sabahı erken saatte yola çıktık. Saat 7 de yola çıkıp 10.45 gibi Geyikli’deki feribot iskelesine varmamıza rağmen 11 feribotuna yer bulamayıp 13 feribotu ile karşıya geçtik. (Dönüş için rezervasyon sistemi var ve hatta zorunlu fakat gidiş için yok)

Adada kale pansiyon adlı güzel temiz bir pansiyonda konakladık, sahibi bizi feribot çıkışında karşılayıp pansiyona götürdü. Gitmeden önce rezervasyon yaptırdık, iyi de olmuş, yaz aylarında rezervasyonlu gitmekte fayda var. Fiyatı Ağustos ayında kişi başı 50 YTL idi, kahvaltısı da çok güzeldi.

Ada da denize girmek için Ayazma Plajını tercih ettik, uzun, denizi soğuk ama tertemiz, güzel bir kumsal, şezlong ve şemsiyeler için para ödemeniz gerekiyor ama 2 şezlong+şemsiye için 6 YTL gibi sembolik bedeller. Ayazma plajının üst tarafında güzel restaurantlar var, biz tercihimizi Vahit’in yerinde kullandık, özellikle çiğ börekleri süperdi, diğer yemekleri de gayet lezzetli ve makul fiyatlaraydı, yemeğin yanında bedava deniz manzarası da var J

Bağbozumu organizasyonu aslında biraz organizasyonsuzluktu, tüm afişlerde belirtilen saatte 45-50 kişi belirtilen yerde toplandık fakat bizden başka kimse yoktu (halbuki afişlerde şarap firmalarının araç göndereceği, bağlara gidileceği gibi ibareler vardı) ilerleyen dakikalarda sadece Çamlıbağ firması bir traktör gönderdi (bizde şarap alışverişimizi bu firmadan yaptık), yoldan geçen polis arabası çevirildi, onlar belediyeye ulaştı, onlar yarım saat sonra bir traktör, minibüs falan buldular, yurtdışında sadece bu konsept ile turlar düzenleniyor ve insanlar bu turlar için yüzlerce dolar ödüyor, adada ise insanlar adaya kadar kendi imkanları ile gelmiş ama ne yerel yönetim ne de şarap firmaları bu konu ile pek ilgilenmiyor anladığım kadarı ile, neyse biz kendimizi Çamlıbağ firmasının traktörü ile onların bağına giden araca attık, römorka doluşmuş mevsimlik işçiler gibi, saatte 30 km yapan traktörle neşe içinde bağbozumuna gittik, adanın meşhur çavuş üzümlerinden ve diğer üzümlerden topladık, daha sonra da bunları şehir meydanına getirdik, getirirken yedik, yolda gördüklerimize dağıttık, bağlar çok güzel, bir kısım biraz daha eski daha dağınık ama yeni cabernet sauvignon bağları cetvelle çizilmiş gibi düzgün ve bakımlıydı, üzümler de çok lezzetli ve çok büyüktü.

Akşamları deniz kenarındaki güzel balıkçı lokantalarını tercih ettik.

Adayı araba ile turladık, çok keyifli bir aktivite, dar ve virajlı yollar, deniz manzarası süper. Gitmedim ama Yunan adalarının buralardan daha güzel olma ihtimali bence yok, fakat onlar satabiliyor biz satamıyoruz sanırım problem burada.

Şarap mağazalarını gezdik, Çamlıbağ firmasının mağazasındaki bey çok misafirperverdi (sanırım bize değil tüm konuklara gösterilen büyük şehirlerde alışık olmadığımız bir tarz) tüm şarapları alıp almayacağımız belli olmasa da tattık, özellikle adanın kendine has Kuntra üzümlerinden yapılmış kırmızı ve vasilaki üzümlerinden yapılmış beyaz şaraplarından aldık, hatta biraz çok aldığımız için bize bir kasa da üzüm hediye ettiler J, bu iki üzümden yapılmış şarapları şarapseverlere ülkemiz topraklarında yetişen değişik lezzetlerin tadılması açısından mutlaka tavsiye ederim, kuntra üzümünden yapılmış porto şarabı tarzı tatlı şaraplar da mutlaka denenmeli diye düşünüyorum. Ayrıca Talay, Corvus ve Ataol şarap firmalarının da mağazalarını da gezdik, başlıbaşına güzel bir aktivite J

Güzelada firmasının da reçellerini aldık, üzüm ve ceviz reçelleri çok güzel.