Japonya

Japonya

Asya'nın doğusunda bir ada ülkesi olan Japonya, kuzeydoğu - güneybatı doğrultusunda hafif bir yay biçiminde sıralanan dört büyük ada ile çok sayıda küçük adayı kapsar.

Güneybatısındaki Çin'den Doğu Çin Deniziyle, batısındaki Kuzey ve Güney Kore ile Rusya Federasyonu'ndan ise Japon Deniziyle ayrılır. Kuzeyinde Ohotsk Denizi ve Rusya'ya ait Sahalin Adaları, kuzeydoğusunda 2. Dünya Savaşı'ndan beri Rusya'nın yönetimi altında olan Kuril Adaları bulunur.
Doğu ve güney kıyıları Büyük Okyanusa bakar. Karmaşık ve eski bir kültürel geleneğe sahip olan Japonya, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki gelişmesiyle dünyanın en ileri sanayi ülkeleri arasına girmiştir.
Japonya’nın başkenti Tokyo'dur ve ülkedeki kentsel büyüme 19. yüzyılın sonunda Kobe, Yokohama, Niigata, Hakodate ve Nagasaki gibi uluslararası limanları ve Yokosuka, Kure ve Sasebo gibi deniz üslerinin gelişmesiyle daha da hızlandı.
Kentler eskiyle yeninin, Doğu'yla Batı'nın şaşırtıcı bir karışımını yansıtır. Doğu'ya özgü kalabalık ve sıkışık mahallelerle en modern iş merkezleri ve sanayi kuruluşları yan yana bulunur. Arazi mülkiyetinin parçalanmış bir yapı göstermesi, sayıları durmadan artan gökdelenlerin, yeraltı geçitlerinin ve yeraltı alışveriş merkezlerinin önüne ciddi bir engel olarak çıkar.
Hokkaido'da yaşayan Aynular dışında Japonların tek bir etnik grup oluşturduğu kabul edilir. Fiziksel özellikleri bakımından Moğol ırkının bir kolu olarak sınıflandırılan Japonlar Doğu Asya halklarına büyük benzerlik gösterir.
Ulusal dil Japoncadır; Aynu dili hemen hemen ortadan kalkmıştır. Japonca özellikle Kore diliyle benzerlik gösterir. İ. S. 4. yüzyılda Çin yazı sisteminin benimsenmesi ve Çin edebiyatının ülkeye girmesi Japoncanın sözcük dağarcığını zenginleştirdi. 9. yüzyılda 3 - 5 bini bulan Çin karakterlerinin yanı sıra kana olarak bilinen özgün bir hecelge de kullanılmaya başladı. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Çin karakterlerinin sayısı yaklaşık 2 bine düşürülerek sözcüklerin yazılışı ve söylenişi standartlaştırıldı.
Japonya'da özgün halk dini olan Şinto dışında Budacılığın çeşitli mezhepleri, Hıristiyanlık ve 20. yüzyılda Şinto, Budacı, Taocu ve Hıristiyan inançların farklı bileşiminden oluşan yeni dinler de yaygındır. Bu dinlerden hiçbiri egemen konumda değildir ve her biri ötekinin etkilerini taşır. Örneğin bir kişi ya da aile çeşitli Şinto tanrılarına inanabilir, ama aynı zamanda Budacı bir mezhebe de mensup olabilir. Yeni dinlere inananlar dışında dinsel bağlılık zayıftır.
Japonya'da büyük ölçüde imalat ve hizmet sektörlerine dayanan gelişmiş bir ekonomi yürürlüktedir. Ekonomiyi temelde piyasa koşullarının belirlemesine karşın, devlet etkili araçlarla özel sektöre yön verir. Japonya, 20. yüzyılda, özellikle de 2. Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleştirdiği olağanüstü büyüme hızıyla tanınır. Bu büyüme, sanayi üretiminde son derece yüksek bir artışa ve atak bir ihracat politikasına dayandırılmıştır. Sonuçta Japonya, serbest piyasaya dayalı ekonomiler arasında ABD'den sonra ikinci büyük ekonomik güç olmuştur.
Japonya'nın uzun tarihsel geçmişi öbür ülkelerden farklı bir kültürel yapıya yol açmıştır. Bu yapı geleneksel Japon kültürüyle Çin ve Batı kültür biçimlerinin birleşimi niteliğindedir. Yaklaşık 1.500 yıl önce ülkeye giren eski Çin kültürü derin izler bırakmıştır. 1868'de sona eren dışa kapalılık döneminde ülkedeki Çin kültürü büyük ölçüde Japonlaştırılmıştır. Modernleşme ve sanayileşme döneminin başladığı 1868 sonrasında kültürel ve toplumsal yaşam üzerinde ABD'nin büyük bir etkisi olmamıştır.