Krakov


KrakovPolonya'nın güneyinde yer alan ve ülkenin ikinci büyük kenti olan Krakov, Yukarı Vistül Irmağı'nın iki yakasına yayılmıştır.

Krakov, Varşova,Berlin,Prag Viyana ve eski Sovyet cumhuriyetlerine demiryolları ile bağlanır.
Krakov 10.yy.2a değin Küçük Polonya'da yaşayan Wislanie kabilesinin (Vistulanlar) yurduydu. 988-990 arasında güney ve kuzey topraklarını birleştirerek güçlü bir krallık kuran Kral 1. Mieszko'nun oğlu 1. Boleslaw (Yiğit) Krakov'u bir Polonya piskoposluğunun merkezi haline getirdi. Sonraki yıllarda bir ticaret merkezi olarak gelişen kent 1138'de Polonya'nın önemli prensliklerinden birinin başkenti oldu. 13. yüzyıldaki Tatar saldırıları sırasında büyük bölümü yıkıldıysa da sonraki yıllarda yeniden inşa edildi. 1257'de kente belediye hakları tanındı.
Polonya'yı yeniden birleştiren Kral 1. Wladyslaw (Kısa) 1320'de Krakow'u başkenti yaptı. O tarihten sonra Polonya Kralları Wawel Tepesinde bulunan Wawel Şatosu'nda taç giymeye ve Wawel Katedralinde gömülmeye başladılar. 14. yüzyıl boyunca Polonya'nın ekonomik ve siyasal merkezi olan Krakov İngiltere ve Macaristan arasında önemli bir ticaret noktasıydı. Bu dönemde kentin mimari yapısı da dikkate değer bir gelişme gösterdi. Ortaçağdan kalma yapıların en ünlüsü 1364'te 1. Kazimierz tarafından kurulan ve Orta Avrupadaki ikinci en eski üniversite olan Jagiello Üniversitesi'dir. Krakov, bu üniversite sayesinde Avrupa'nın en önemli kültür merkezlerinden biri durumuna gelmiştir.
1600'e gelindiğinde Krakov önemini yitirmeye başlamıştı. Jagiello Hanedanının sona ermesinin ardından Kral 3. Zygmunt Waza başkenti Varşova'ya taşıdı(1609). 17. yüzyılda İsveç'le yapılan savaşlar, salgın hastalıklar, yangınlar ve dinsel ayaklanmalar kente büyük zarar verdi. 1794'te Tadeusz Kosciuszko Krakov'da Rusya'ya karşı bir ayaklanma başlattı. Krakov Varşova Grandüklüğü'nün bir parçası olarak yönetildiği 1809-15 arasındaki dönemle, bağımsız bir cumhuriyet olduğu 1815-46 arasındaki dönem dışında 1795'ten 1918'e değin Avusturya'nın denetimi altında kaldı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Avusturya'nın bölge üzerindeki denetiminin zayıflamasından sonra eski önemini ve gücünü yeniden kazandı.
1918'de polonya'ya geri verilen Krakov'u 2.Dünya Savaşı başlarında Almanlar ele geçirdi. Wawel Şatosu'nda karargah kuran Alman vali üniversitenin öğretim üyelerini idam ettirdi ve yaklaşık 55 bin Yahudiyi Auschwitz toplama kampına gönderdi. Kent 1945'te Rusların bölgeye düzenledikleri beklenmedik bir saldırıyla Alman işgalinden kurtuldu.
Savaştan sonra çeşitli işletmeler kurularak kentin sanayisi yeniden canlandırıldı. Başlıca sanayi dalları, kimyasal madde üretimi, dokumacılık ve gıda işlemedir. Kentin birkaç km dışındaki Mogila'da yer alan dev Nowa Huta demir çelik tesisleri, bir üniversite kenti olan Krakov'u bir sanayi merkezine dönüştürmüştür.
Çok sayıda tarihsel yapının bulunduğu kentte mimari özellikleriyle dikkat çeken 60 kadar kilise vardır. Bunların en ünlüsü olan Meryem Ana Kilisesi'nin (Mariacki Kilisesi) ana bölümü 1497'de inşa edilmiştir; pencerelerindeki vitraylar 1370'ten kalmadır; görkemli altarını ise 1477-89 arasında Veit Stoss yapmıştır. Wawel Katedrali (y. 1018) 1142'de ve 14. yüzyılda yeniden inşa edilmiş, 17122de gotik üslupla yenilenmiştir. Rynek Glowny (Ana Meydan) adlı pazar yeri 13. yüzyıldan kalmadır. Krakov'un daha yakın döneme ait yapıları arasında müzeler(özellikle ulusal müze), tiyatrolar ve opera binası sayılabilir.