Dalyan











DALYAN








1 Mayıs’ın resmi tatil olması ve Cuma gününe denk gelmesini fırsat bilerek Dalyan’a doğru İzmir’den yola çıktık. Sabah 08 sularında yola çıkıp tek mola ile 11.45 ten önce Dalyan’a varmıştık. İzmir’den Dalyan’a kendi otomobilinizle gitmek için İzmir-Aydın otoyolunun sonuna kadar gidip, daha sonra Muğla, Muğla’dan sonra Köyceğiz tabelalarını takip Köyceğiz yolunda Ortaca’dan içeri girip 12 km sonra Dalyan’a ulaşabilirsiniz.

Dalyan’da Happy Caretta otelinde kaldık (http://www.happycaretta.com) . Otel güzel, küçük, sessiz, sakin, göl kenarında, kaya mezarların tam karşısında. Biz kalmaya başladığımızda sezonun ilk günüydü (aslında sezon daha erken açılıyormuş fakat bu sene ufak tadilatlar sebebi ile biraz gecikmişler) mutfak düzeni oturmadığı için daha önce web sitelerinden okuduğumuz lezzetli yemeklerini tatma fırsatımız olmadı (bu bahane ile tekrar gelebiliriz) fakat otel sahiplerinin misafirperverliğine hayran kaldık. Otelde oda+kahvaltı konaklama yaptık, özellikle erik reçellerinin tadı hala damağımda, çamların altında sessiz sakin sadece gölden sazlıklara giden teknelerin geçtiği manzarada insan çok iştahlı kahvaltılar yapıyor. Akşamda aynı yerde ışıklandırılmış kaya mezarları manzaralı güzel bir şarap içmenizi tavsiye ederim.

İlk gün günlüklük adlı ağaçlar altındaki güzel restaurantta yemek yedikten sonra bizi otelden alan (otelden telefon ediyorlar, limandan yolcularını alıp yola çıkan tekne geçerken sizi de alıyor, ayrıca isteyenler için özel tekne kiralama imkanı da varmış ama biz değerlendirmedik) bir dolmuş-tekne ile sazlıkların arasından yaklaşık yarım saat süren keyifli bir yolculuk sonrası (gidiş-dönüş 8 TL, gidişte bilet almayı unutmayın dönüşte tekneye binerken soruyorlar) tatlı su ile denizin birleştiği, carettaların yumurtladığı, meşhur İztuzu plajına geldik. Geldiğimiz teknede turistler şort-tshirt ile Türklerde kazak-mont ile seyahat ediyordu.

Plajda yarım saatlik, çıplak ayaklı stresimizi attığımız, rüzgarı hissettiğimiz, yaz başlangıcının keyfini çıkardığımız bir yürüyüş sonrası, havanın biraz serin denizin de hafif dalgalı olmasına rağmen, 4-5 yaşındaki turist çocukların hiç üşümeden denize girdiklerini gördükten sonra biz de deniz sezonunu açtık. Dönüşte yine tekne ile yarım saatlik bir yolculuk sonrası otelde indik (tekneyi süren kaptana otelinizi söylüyorsunuz, iskelesine yaklaşıp sizi otele bırakıyor)

Akşam sakinliğinde otelin iskelesinde kafa dinleyip biraz kitap okuduktan sonra akşam yemeği için hazırlandık. Yaklaşık 5-6 dk yürüyerek köye geldik, birkaç restaurant gezdikten sonra Denizkızı restaurantta akşam yemeğimizi yemeye karar verdik. Dalyan’a kadar gelip mavi yengeç yememek olmazdı tabii ki de, bu sebeple balık öncesi mavi yengeçlerimizi yedik, tadı güzel, yengeç deyip geçmeyin az buz bir et çıkmıyor içinden, tabii o garip alet edavatla yengeci düzgün parçalayıp içindeki ete ulaşmayı başarabilirseniz. Daha sonra güzel bir şarap eşliğinde balıklarımızı yedik. Fiyat olarak İzmir Kordon’da ödeyeceğimiz bir fiyat ödedik, buna 8-9 tane mavi yengeç te dahil.

Ertesi gün aynı plaja bu sefer araba ile gidelim dedik. Yaklaşık 10 km lik keyifli bir yolculuk sonrası sahile geldik. Bu tarafta denize 10 mt mesafede ufak bir tatlı göl var, onun içinde yürüdük, sahilde yürüyüş yaptık, hava güzel deniz güzel o zaman neden yüzmeyelim diyerek yine yüzdük, plajın sonundaki ufak tepeye tırmanıp manzaraya yukarıdan baktık, bol bol resim çektik, deniz kabuğu topladık. Dönüşte yol üstündeki Göl Resturantta yemek molası verdik, sazlığın üstüne kurulmuş çardak altında püfür püfür esen rüzgar eşliğinde çok lezzetli yemekler yedik, gün boyu açık havada olmanın etkisi ile tıkabasa yedik, toplamda gelen hesaba da gerçekten hayret ettik, gerçekten çok hesaplıydı. Daha sonra tesisin deniz bisikleti ile oradaki sazlıkların arasında kısa bir tur attık, sazlıkların kenarında güneşlenen ufak su kaplumbağaları gördük. Dönüşte sabah Caretta kaplumbağalarına tavuk attık havada kaptı diye biraz desteksiz atan bir turist arkadaşa içimizden yuh artık kaplumbağa değil köpekbalığı sanki mübarek dedikten sonra (ülkemiz turizmine zarar vermemek için kendi içimizde dile getirdik, turistle paylaşmadık) otelimize geri döndük. Akşam güneş batarken yine iskelede yayılmış bir gruptuk. Akşamüstü biraz fazla yemiş bir grup olarak akşam yemeğini pas geçip ufak tefek atıştırmalıklarla geceyi geçirdik.

Son gün yine tekne ile plaja gittik, bu sefer İztuzu plajının sağındaki mini kanalı yüzerek geçip (mesafenin yaklaşık %30 nu yürüyebilirsiniz) karşı tarafa geçtik, yüzerken su tuzlu değil de hafif çamur tadında, akıntı var, burada tam tatlı su ile tuzlu su birleşiyor. Karşı taraf biraz daha bakir, daha çok deniz kabuğu var (en azından Mayıs ayında böyle, daha pek toplayan olmamış herhalde).

Tatilimiz Pazar günü bu şekilde bitmiş oldu, arkadaşlarımızı İstanbul’a dönmeleri için Dalaman Havaalanına bıraktıktan sonra bizde İzmir’e dönüş yoluna çıktık, yolda çiçekler aldık, yol kenarında portakal-limon-erik aldık, güzel bir tatili bitirip, her yıl gelinmesi gereken yerlere bir mekan daha ekleyerek evimize geri döndük.